Kıskançlığınızın Sebebi Çocukluğunuzda Ebeveyninizle Yaşadığınız İlişki Olabilir
Herkes kıskançlık duygusunu yaşayabilir, partnerini kıskanabilir. Ancak bu kıskançlık duygusu aşırıya gittiğinde hem kişiye hem de partnerine zarar verebilir.
İnsanlar varoluştan beri sürekli iletişim ve etkileşim halindedir. Bu iletişimler kimi zaman, kazanç, çıkarım, iş birliği için kurulsa da kimi zamanda sevgi, aşk ve arzu üzerine kurulmuştur. Bireyler, çevresindeki insanların iyi olduğu ya da kendisinin kötü olduğu durumlara katlanamadığını hissettiği anlar yaşayabilir. Bu hissiyatın kıskançlık olarak adlandırıldığını söyleyen uzmanlar, “İnsanlar sahip olduğu değerleri kaybetme konusunda korku ve kaygı duyabilir, bu ihtimallerin varlığı kişileri stresli hissettirebilir. Bu ve bu gibi birçok duygu, kişilerin çevresindeki insanlara ve kendilerine karşı hissettikleri ve gösterdikleri tutumlarla ilgilidir. Çiftler arasında oluşan bir ilişkide bireylerin kıskançlık hissetmeleri de bu sebeplerden kaynaklanır” diyor.
Kıskançlığın üç hali
Peki kıskançlık sadece duygudan mı ibaret? Yapılan araştırmalar ve bunların sonucunda oluşturulan teoriler, romantik kıskançlığı duygu, düşünce ve davranış olmak üzere 3 ana unsur üzerinde ele alıyor. Bu çerçevede kıskançlık bireyin romantik partneri ile arasında oluşabilecek ve ilişkisini etkileyecek iletişim ve etkileşimin, ilişkisinin varlığına, kalitesine, aynı zamanda kişinin kendi özsaygısına karşı oluşabilecek tehditlere verdiği duygusal, düşüncesel ve davranışsal tepkilerin bütünü olarak adlandırılıyor. Psk. Dansuk, bu durumu şöyle açıklıyor: “Bireyin partnerini rakip olarak görülen başka bir kişiye kaybetme durumuna karşı hissettiği korku, üzüntü, öfke, sıkıntı, kaygı gibi duyguların ortaya çıkmasına duygusal kıskançlık adı verilir. Yaşanılan veya yaşanabilecek bir olay karşısında hissedilen duygular, kişilerin başka bir bireyin varlığından şüphe duymaya yönelik varsayımsal düşüncelere sahip olması düşüncesel kıskançlığı ortaya çıkarır. Sonuç olarak, birey hissedilen bu olumsuz duygular ve akıldan geçen olumsuz düşünceler ile savaşabilmek adına kendisini belirli, rutin, sürekli ve rahatsızlık verici davranışlar içerisinde bulabilir. Partnerini sürekli sorgulaması, sorular sorması, telefon, çanta ve kıyafet gibi kişisel eşyaların karıştırılması ve takip edilmesi gibi birçok davranış kalıpları ile bu rahatsızlıkları gidermeye çalışır, bunun adı da davranışsal kıskançlıktır.”
Yapılan araştırmalarda, romantik ilişkilerde kıskançlık yaşayan bireylerin cinsiyet ve yaş grubuna göre dağılımı incelendiğinde, kadınların duygusal kıskançlığı erkeklere göre daha fazla yaşadığı belirtilmiş ve bireylerin yaşları arttıkça kıskançlık duygularının azaldığı gözlemlenmiş. Kıskançlıktaki cinsiyet rolünün, yaşanılan toplumun kültürel yapısı, bireylerin özerk durumları ve genetik faktörler gibi unsurlarla açıklanabileceğini belirten uzmanlar ilişkide geçen sürenin fazla ve ilişki tatmininin yüksek olmasının, çiftlerin kıskançlık durumuna karşı daha sağlıklı ve yapıcı bir şekilde yaklaştığı düşünüldüğünü söylüyor. Bu durumun aksinin gözlemlendiği ve düşünüldüğü araştırmaların da bulunduğuna dikkat çekiyorlar uzmanlar bu konuda söyle diyor, “İlişki süresinin uzun olmasının ve medeni durumun evli olarak ele alındığı çiftlerde hissedilen duyguların öfke, saldırganlık, nefret, intikam gibi olumsuz olarak da ortaya çıktığı gözlemlenmiştir” diyor.
Ebeveynlerimize bağlanma şeklimiz kıskançlıkla bağlantılı