Son yüz yılın en büyük felaketi hiç kuşkusuz Koronaviris oldu.
Koronavirüs süper güç, zayıf güç, zengin fakir, Avrupalı, Asyalı, Amerikalı, Kamboçyalı ayrımı yapmadı.
Hatta süper güç olarak gördüğümüz ülkelerin ne teknoloji, ne bilimi, nede milyar dolarları işe yaramadı.
Nükleer silahları, atom bombaları, kimyasal silahları gözle görülmeyen elle tutulmayan bir virüsü durduramadı.
Hatta bizim demode bulunan kolonya kıymete bindi.
Ne kadar önemliymiş de haberimiz yokmuş.
Oysa Anadolu insanı yüzlerce yıldır eve gelen her misafire boşuna kolonya tutmuyormuş.
Hastanede bir yakın hastanız var ziyarete giderken mutlaka bir şişe kolonya alınırdı.
Boşuna değilmiş.
Son yıllarda fazlaca teknolojik olduk.
Ayarlarımız bozuldu.
Yeniden eski ayarlarımıza döndük.
Ne demiş atalar bir musibet bin nasihatten iyidir.
Varımızı yoğumuzu teknolojiye yatırmak yerine bilime önem vermek gerekmiş.
Altımızdaki lüks arabalar, cebimizdeki 5-6 bin liralık telefonlar bizi kurtaramadı.
25 kuruşluk maskeye muhtaç olduk.
Elbette her gecenin sonu aydınlıktır.
Bu kötü günlerde geçecek, tıpkı bundan önceki onlarcası gibi.
Hayat kaldığı yerden devam edecek.
Ama bazı alışkanlıklarımız elbette kökünden değişecek.
Eskisi gibi her gördüğümüzde bir birimize sarılıp şapur şupur öpüşmeyeceğiz.
Bir süre daha maskeli haydutlar gibi dolaşacağız.
Maske günlük kıyafetlerimizin tamamlayıcı bir aksesuarı olacak.
Çantamızda pahalı parfümler değil limon kolonyası taşımaya başlayacağız.
Kısacası hayat devam ediyor.
Evet hayat devam ediyor.
Birkaç ay öncesine kadar hastane basıp kafasını kolunu kırdığımız doktorlar, hemşireler vardı hatırladınız mı?
Sanki onlar olmasa da olurmuş gibi davranıyorduk.
Ne yapıyorlar ki iki tık tık bir reçete, hem benim vergimle maaş alıyorsunuz diye neredeyse küçümsediğimiz doktorlar, hemşireler vardı hatırladınız mı?
İşte onların ne kadar kıymetli ve vazgeçilmez olduğunu bize Koronavirüs öğretti.
Doktorun, hemşirenin, ilacın, aşının ne kadar vazgeçilmez hayati önemi olduğunu anladık.
Hepimiz evlerimize girip kampımızı penceremizi kapattık.
Dışarı çıkmadık.
Ama sağlık çalışanları, neredeyse evine gelemedi.
Her gün hastanede sabahladılar, belki bir koronavirüslü hastayı daha iyileştiririz diye.
Onları iyileştirirken kendileri koronaya yakalandı.
Ve birçokları hayatlarını işlerini yaparken kaybettiler.
Kaçımız tüm dünyayı dize getiren virüse karşı her gün işe gider.
Virüs kapmış hastaların başında nöbet tutar.
Başta doktorlarımız ve hemşirelerimiz tüm sağlık çalışanlarımızın huzurunda saygıyla eğiliyorum.
Hakkınızı helal edin.
Hayatını kaybedenler için bir şey söylemeye gerek yok.
Biz bilmesek de, biz razı olmasak da, eminim ki yaradan onlardan zaten razı.
Mekanları cennet olsun.