Çocukların sevgilisi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Doktoru Mehmet Rafi Özer…
Röportaj : Gülseren Şenyüzlü
Derginizin bu sayısının Anneler gününe denk gelmesi vesilesiyle de, başta kendi annem olmak üzere, dünyaya gelmemizde, büyümemizde, olgunlaşmamızda, eğitimimizde ve bulunduğumuz düzeylere gelmemizde en önemli katkısı olan varlıklar olduğuna tüm kalbimle inandığım, annelerimize de, sevgi, saygı ve şükranlarımı sunarım. Unutmayalım toplumun eğitim ve bilinç düzeyinin artmasında her biri birer anne adayı olan kızlarımızın eğitimi son derece önemlidir ve yine unutmayalım ki Cennet analarımızın ayakları altındadır, iyi ki varlar.
M. Rafi Özer kendini nasıl tanıtırdı bizlere?
Devlet memuru disiplinli bir babanın ve özverili ev hanımı bir annenin iki erkek çocuğundan ilk çocuğu olarak, o anki tayin olunan Hatay’ın Altınözü ilçesinde dünyaya gelmiş, yine babasının tayinlerle geçen memuriyet hayatı nedeniyle mecburen ilkokulu üç, ortaokulu iki farklı ilçede tamamlamış , nihayet Liseyi Edirne Lisesinde başlayıp, Edirne Lisesinde tamamladıktan ve başarılı geçen bir öğrencilik hayatını takiben, babasının çok empoze ettiği ama sonradan kendisinin de çok benimsediği İstanbul Tıp (Çapa Tıp) Fakültesini kazanıp doktor olup, sonrasında da kazanmış olduğu uzmanlık sınavı nedeniyle 1990 yılında Eskişehir’e gelip burada Çocuk Sağlığı ve hastalıkları uzmanı olup o tarihten beri Eskişehir’de ki çeşitli kamu hastaneleri ve Özel hastanelerde çalıştıktan sonra halen kendi muayenehanesinde hizmet vermeye devam eden Alahın şanslı kullarından biri olduğunu düşünen birisiyim.
Kökenim Trakyalı olmasına rağmen az önce de söylediğim gibi babamın memuriyeti nedeniyle bölük pörçük geçen Eskişehir’den önceki hayatım nedeniyle ve de son 28 yılımın burada yani Eskişehir’de geçmesi nedeniyle kendimi Eskişehirli sayıyor ve burada yaşama şansını bana verdiği için de aklıma geldikçe rabbime şükür ediyorum…
Mesleğinizin zirvesindesiniz bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Öncelikle mesleğimde beni layık gördüğünüz zirve pozisyonu için teşekkür ederek söze başlamak isterim. Gerçekten çok iyi bir dönemde çok değerli hocalardan istekle ve özveri ile çalışarak hem tıp eğitimimi hem de sonrasında ki tıpta uzmanlık eğitimimi aldığım için kendimi deminde söylediğim gibi çok şanslı addediyorum. İyi alınmış bir anamnezin ve arkasından yapılan dikkatli bir fizik muayenenin hastalığın tanısına varmada çok önemli olduğunun düşünüldüğü bir ekolle yetişmiş olduğumdan olsa gerek, gerçekten hele ki şu dönemde maalesef çok sık ve hoyratça baş vurulan ve kanımca pek çoğu da fuzuli yapılan tahlillere çok başvurmadan ve en önemlisi de hastalarımın aklını almadan ve bulandırmadan ve de meslekte30 yılımı doldurmanın verdiği tecrübelerime, gözlem yeteneğime ve spontan dikkatimin gücüne dayanarak mesleğimi icra etmeye çalışıyorum. Hissettiğim sorumluluğun doğal bir neticesi olarak ve de uğraştığımız hasta grubunun insan evladının en değer verdiği öğesi olan çocuklar olması nedeniyle, sanki zamanında ulaşılamaz da gereken yapılamaz korkusu nedeniyle hastalarımın hemen hepsinin takdirini kazanan bir özelliğim; cep telefonumun her daim ulaşılabilir olması da övgüyle bahsedilen en önemli prensiplerimden biridir.
Günümüz de sağlık konusunda oynanan pek çok çirkin ve maalesef ticari oyuna gafilce avlanan ve okumaktan çok duydukları ile hareket eden ve algı operasyonları konusunda aciz olduğu kesin olan insanımıza elimden geldiği kadar doğruları anlatarak ve yanlışlardan korumaya çalışarak ve vicdan süzgecimi titizlikle kullanarak hizmet vermeyi ilke edinmişimdir.
Bir de insanın eline doğan çocukların, çocuklarına bakması gibi muhteşem bir hazzı yaşamak inanılmaz güzel bir duyguymuş. Bu konuda da defalarca yaşadığım haz ve hastalarımın güveni için minettar olduğumu belirtmeden geçemeyeceğim.
Mesleğimi ve mesleğimin ana öğesi çocukları çok seviyorum ve severekte mesleğimi icra etmeye devam ediyorum.
Çocuk doktoru olarak çocuklarınızla ilişkiniz nasıl?
İki evliliğim oldu. Her iki eşimden de biri kız, diğeri erkek olmak üzere iki kez ikiz çocuklarım oldu. Büyükler 22 yaşına ulaştılar, küçükler henüz 16 aylık. Dedim ya gerçekten Allahın şanslı kullarından birisiyim. Her baba gibi bende çocuklarımı çok seviyorum tabiî ki de. Mümkün olduğunca onlarla vakit geçirmeyi, bir şekilde mutlu olmalarını temin etmeyi ve her türlü ihtiyaçlarını eksiksizce yerine getirmeyi en büyük görevim olarak görmekteyim. Topluma yararlı, başarılı ve en önemlisi de hayırlı birer insan olmaları için azami gayret gösterdiğime inanıyorum.
Hastalarıma da önerdiğim gibi, evlatlarıma yemek yeme konusunda asla ısrarcı olmadığımı ve zamanında rahmetli babamın herhalde zayıf bir çocuk olmam nedeniyle bana yemek yemem konusunda çok ısrar etmesinden de bunaldığımdan olsa gerek ve şu an 2 metreye varan boyum ve 120 kg ulaşmış olan kilomu örnek göstererek, genetiğin bu konuda son noktayı koyacağına inancım bu konuda ki haklılığımın aleni göstergesidir.
Ayrıca çocuklarımın zor şartlara adapte olmalarını sağlamak amacıyla aşırı koruyucu ve kollayıcı olmamaya da özen gösteririm. Söz gelimi halkımızın çok sevdiği sıcak ortam ve kalın kalın giydirmek gibi huylarını hiç tasvip etmem.
İyi bir eğitim almalarını sağlamak ve yüksek entelektüel kapasiteye sahip bireyler olarak yetişmeleri her veli gibi benim de en büyük arzumdur. Tabi bu konuda planlı ve programlı çalışmanın önemini de sık sık vurgulamışımdır evlatlarıma.
Yeri gelmişken de kalpten isteyen ve arzu eden herkesin evlat sahibi olmasına hep dua ettiğimi vurgulamak isterim.
M.Rafi Özer evde nasıl biridir? Yemek yapar mı? Ütü yapar mı ?
Hayatın müşterek olduğuna tüm kalbiyle inanan birisi olarak ve ikiz evlat büyütmenin anneler için ne denli zor olduğunu üst üste iki kez bizzat yaşayan birisi olarak, tabi ki de elim erdiğince hemen her türlü ev işinde hayat arkadaşıma yardımcı olmaya çalışmışımdır.
Tabiki de görev bölümünde erkeğe düştüğü kesin olan işleri kesinlikle ve de eksiksizce üstlendiğim gibi toplumumuzca daha çok kadınlara özgü olduğu düşünülen yemek yapma, ütü yapma, bulaşık yıkama, çocuk altını alma, zaman zaman temizlik yapma, toz alma, çamaşır serme gibi bir çok ev işinde eşime yardımcı olmayı severim.
Bazen kendi kendime düşündüğümde gerçektende bir türlü bulaşık makinalarının benim kadar temiz yıkadıklarına ikna olamamam ve reklamlarında ciddi algı operasyonları yapıldığına inanmam nedeniyle titizce bulaşık yıkamak vaz geçilmezlerimdendir.
Ayrıca özellikle çok sevdiğim bibloların dizili olduğu nişlerde detaylı temizlik yapmak ve bir AVM de eşimi beklerken önünde ciddi vakit ayırıp iyice gözlemleyecek kadar vakit bulmam nedeniyle pratiğini kaptığım ütü yapma işi ise gerçekten zevk alarak yaptığım işlerdir. Yemek yapmayı da severim ama yurtlarda geçen öğrencilik hayatım nedeniyle olsa gerek bu yönüm azıcık rudimenter kalmakla birlikte sucuklu yumurta, tavuk sote, menemen, omlet ve mangal konusunda iddialı olduğumu söyleyebilirim, yani aç kalmam diyebilirim gönül rahatlığıyla.
Hayatta ne han isterim ne hamam, bir tek isteğim var; intizam, intizam; lafının doğruluğuna inanan biri olarak saplantılı diyebileceğim kadar tertipli ve düzenliyimdir. Beni en çok geren şeylerden biri yerinden alınan bir şeyin tekrar aynı yerine konmamasıdır. Bu yönümün azıcık bunaltıcı olduğu söylense de doğruluğu su götürmeyecek bir gerçektir.
Sadece doktorluk değil başka işlerde yapıyorsunuz?
Evet doğrudur. İçimde ticari bir deha olduğunu söylemiştir pek çok arkadaşım. Gerçektende yakinen tanıma fırsatı bulduğum ve güvenimi kazanmış, çalışkan, ahlaklı ve dürüst bazı hasta yakınlarına güvenerek, mesleğimle alakasız diyebileceğim bazı iş kollarına saptım zaman zaman. Söz gelimi besicilik, söz gelimi internet cafe işi, söz gelimi bahçecilik ve şu son 5 yıldır da uğraştığım inşaat işleri gibi. Bir ara vergi dairesinden araba alım satımı yaptığım konusunda da kayda geçtiğim söylense de arabalara ve özellikle de kupon arabalara karşı çabuk geçen isteklerim nedeniyle bir dönem fazla araç alıp, sattığımdandır yoksa bu işi ek iş olarak asla yapmadım hiçbir zaman.
Tabiki ana mesleğim Çocuk Hekimliği ve işimi gerçekten severek yapıyorum. Ama çalışmayı fazlaca sevdiğimden olsa gerek kendime hobi olarak seçtiğim paramedikal diyebileceğim işleri de gerçekten çok severek ve araştırarak, geliştirerek yapmaya gayret ediyorum ve özellikle inşaat alanında kalıcı ve güzel eserler bırakmanın hazzını iliklerime kadar hissediyor ve gerçektende bu işten de çok zevk alıyorum.
Yaşama hangi izleri bırakmak istersiniz?
Bir insanın kanımca en büyük haz duyacağı olay, arkasından saygı ve sevgi ile dürüstlük ve iyilik gibi erdemlerle anılmasıdır diye düşünüyorum. Belli bir olgunluğa erişen pek çok insanın arzu ettiği gibi ileride keşke dememek adına hayatın sunduğu güzellikleri yakalamaya çalıştım kendimce. Kimseyi incitmemeye ve üzmemeye çalışsam da, istemeden de olsa birilerini üzüp incittiysem de af ola.
Yeri gelmişken de sergiledikleri güven ve bağlılıkla meslek hayatımda doyumsuz hazlar yaşamama vesile olan, pek çoğuyla büyük bir aile gibi olduğumuz tüm hastalarıma teşekkürü bir borç bilir sevgi, saygı ve şükranlarımı sunarım…