Onun çok işi oldu hep, hep yeni hayaller kurdu başarı yolunda…
Ve zamanı en iyi kullanan adamdı o…
Başarının en sonsuz olanıydı onun yazdığı başarı bestesi… O,Eskişehir’in gururu Mulla Şahbaz…
Mulla Beyi iş yerinde odasında ziyaret ettik… Bir toplantının bitiminde aldı bizi odasına, her zamanki muzipliğiyle önce bizimle ilgili bir fıkra anlattı, birlikte gülüştük. Ortam ısınıverdi ve kahvelerimiz geldi ardından. Hem kahvelerimizi yudumladık hem sohbetimize başladık…
Eskişehir’e ne zaman geldiniz oldu ilk sorum…
1972 yılında Malatya’dan Eskişehir’e geldik. O zamandan bu zamana, hep ticaretle uğraştık. İşlerimize seyyar çalışmalar ile başladık. Bu süreç 1984 yılına kadar devam etti.
Yaptığımız taksitli satışların takibini yapalım, müşterilerimize karşı belli bir yerimiz olsun düşüncesiyle Odunpazarında bir iş yeri açtık 1984’ te. Küçük bir halı dükkanıydı.
O yıllarda biz müşterilerimizi seçiyoruz ama müşterilerimiz de bizi seçiyordu. Satışlarımız taksitli olduğu için müşterilerimizin dürüst olup olmadıklarının istatistiğini yapmaya başladık. Seçme durumu karşılıklıdır. Bazen kendiniz karar vererek bazen de sorarak sonuca ulaşıyorsunuz. Şimdi durumlar değişti fakat o dönemde siz karar veriyordunuz.
Müşterilerimizle bu diyaloğu sağlayabilme konusunda açtığımız mağaza isabet oldu. küçük bir mağaza Müşterilerimiz bizi çok sevdi. Çalışkan olduğumuzu gördükleri için bize sahip çıktılar. Çalışkan ve dürüst.
Ticarette hem çalışkan olacaksınız hem de dürüst olacaksınız. Dürüstlük nedir? Dürüstlük sadece imzayla, zabıtlarla tutulan şey değildir özünden dürüst olacaksınız. Konuşmalarınızla dürüst olacaksınız. Ağzınızdan çıkan kelimelere sahip çıkacaksınız. Yapamayacağınız bir şeye yaparım demeyeceksiniz. Yaparım dediğiniz şey neyse maliyeti ne olursa olsun gerçekleştireceksiniz. Çünkü söz veriyorsunuz. Ticaretin baş kuralı budur. Özünde doğru olacaksınız. Öyle olduğunuz zaman insanlar size güveniyor ve sizin yanınızda oluyorlar. Siz de bu beğeniyle var oluyorsunuz.
Burada gülümsüyor ve her insan kendi beğenir, deyiveriyor.
Yaratılıştan gelen bir şeydir beğenilmek; fakat sizi ne kadar insan beğeniyor, asıl önemli olan bu… Yaptığınız işlerde, verdiğiniz sözlerde sizi beğenirlerse o zaman değeriniz artar. Bu beğeniyi çevrenizde çoğaltırsanız o kadar başarılı olursunuz. İnsanlar yanına alır, insanlar yanınıza gelir. İnsanlar alışveriş yapmak isterler.
Çevrenize de dikkat edeceksiniz. Konuştuğunuz, görüştüğünüz insanlar size bir değer katar. Bu çember ne kadar genişlerse o kadar başarılı olursunuz. Ben şahsım adına bu anlattıklarıma değer verdim. Bu şekilde uygulamaya özen gösterdim. Hatasız kul olmaz. Bilmeyerek yaptığımız hatalar olmuştur; fakat bu konuya önem vererek özen gösterdim. Böylelikle çevremiz oluştu, müşterimiz çoğaldı. Bugün hala 35 sene önce bizden alışveriş yapmış insanlar bizi tercih ediyorlar. O gün kendisi için almış, sonra çocukları için almış, şu an ise torunları için geliyorlar. Bunları görmekte bizi çok mutlu ediyor.
Okur musunuz?
Okumadan olmaz. Ben size okumanın farklı bir yönünü anlatayım. Yolda giderken gördükleriniz , her an size bir şey okutur. Alabilirseniz. Alamazsanız hayatta hiçbir şey okumuş sayılmazsınız. Sokakta gidiyorsunuz istemediğiniz bir vakayla veya bir davranışla karşılaştınız o size bir eğitim veriyor. Bu davranışı ben yapmamalıyım diyorsunuz. Sokakta yürüyorsunuz çok güzel bir vakayla karşılaşıyorsunuz, çok güzel bir sohbetle karşılaşıyorsunuz ve bende böyle davranmalıyım diyorsunuz. İşte hayat kitabı da budur.
Kitap da okurum elbette. Kitap okurum, gazete okurum, haberlere dikkat ederim. Mümkün olduğu kadar okurum ve okumayı da herkese tavsiye ederim.
Belli bir dönem sivil toplum örgütlerinde yer aldınız. Sivil toplum örgütleriyle aranız nasıl?
Ticaret odası vakıf kurucu üyelerinden biriyim. Eskişehirspor’da yöneticilik yaptım. Başarılı günlerimiz oldu. O dönemde büyük kulüplerin çekindiği bir takımdı Eskişehirspor. Olaya şu şekilde bakmak gerekiyor. İş dünyası, yaşantı tek noktada devam etmiyor. Hayat her zaman istediğiniz ölçüde devam etmiyor. Bazen çok çok iyisiniz. Sağlıkla ilgili örneğin. Sabah kalkıyorsunuz vücudunuz çok çok iyi, sağlıklısınız güzel bir güne başlıyorsunuz. Bazen de hasta oluyoruz. O zaman da o güzelliği yaşayamıyorsunuz. Önemli olan kötü koşullarda da mücadeleyi bırakmamak. İş yaşamında önemli olan budur. Şartlar ne olursa olsun daima mücadele edeceksiniz.
İşletmeniz çok büyüdü. Çok fazla çalışanınız var. Çalışanlarınızı yönetirken düsturunuz nedir?
Bu kadar kişiyi yönetmek çok kolay bir şey değil. Öncelikle adil davranacaksınız. Çalışan size güvenmeli. Her ne olursa olsun güveni sarsmayacaksınız. Şahsınız için ne istiyorsanız karşınızdaki için de onu istemelisiniz.
Size yapılmasını istemediğiniz bir şeyi çalışanınıza yaparsanız başarılı olmazsınız. Çalışanlarınıza sabahları bir günaydın demek çok güzel bir davranıştır. İnsanlar motive oluyor. İş yerini sahipleniyor. Onlara para veriyorum onlar da çalışacaklar, diye bir şey yok. Siz para veriyor olabilirsiniz ama onlar da sizin için çalışıyorlar. Çalışanlarınıza iyi davranırsanız onlar da sizinle kalmak istiyor, sizinle devam etmek istiyorlar. Çalışanlarınız kendi iş yerleri gibi sahiplenirler. Hem korurlar hem gereken mücadeleyi verirler. Ailenize nasıl davranıyorsanız çalışanlarınıza da böyle davranmanız gerekir. Nasıl ki ailenizi korursunuz onlara bir zarar bir zarar gelsin istemezsiniz, çalışanlarınız için de aynı düşüncelere sahip olmanız gerekir.
Çalışanlarımızla her zaman diyalog içinde oluruz ve hangi konuda neye ihtiyaçları varsa yardım edilir. Hiç birini yalnız bırakmayız.” Asya Halı” deyince biz bir aileyiz. 200 kişilik bir aileyiz. Genel olarak düşünecek olursak, üreticisi, tedarikçisi, taşımacısı binlerce kişi demektir.
Baba Mulla Bey nasıl biridir?
Çocuklarımla arkadaş gibiyim ben. İki kız, iki erkek çocuğum ve bir de torunum var.
Torunumla oyunlar oynuyoruz. Çocukla da çocuk olmak gerekiyor.
Ben baskı yapan bir baba değilim. Onlarla arkadaş gibiyiz, her şeyimizi paylaşırız.
Mutfakla aranız nasıldır?
Mutfakla ilgili çok alışkanlığım yok. Rahmetli eşim mutfak işlerini yaptığı için ben pek dahil olmadım. Evde sadece balık olduğunda balığı ben pişiririm.
Kahveyle birlikte süren tatlı sohbetin ardından fotoğraf çekimine geçtik Mulla Beyle. Bu konuda da çok titizdi ve sohbetin sonunda iş yaşamıyla ilgili aldığımız pek çok öneriyi zihnimizin bir yanına işledik ve ayrıldık.
Başarı da kahve içimi gibi galiba; birlikte tadına varamazsanız yalnız içmeye mahkum olursunuz…