Kaş’a yüzme mesafesinde olan Yunan adası Meis her zaman ilgimi çekiyordu.
Gerekli izinleri aldıktan sonra Meis’e doğru bir tekneyle denize açıldım.
Antalya’nın en şirin ve kendini korumuş ilçelerinden birisidir Kaş. Antalya’dan yola çıkıp 3-4 saat süren keyifli bir yolculuktan sonra ulaşılır. Yolculuk boyunca doğa ile denizin buluşmasını, mavi ile yeşilin kucaklaşmasına tanıklık edersiniz. Eşsiz koylar, virajlı yolları size yolculuğun nasıl geçtiğini hissettirmez bile. Antalya Muğla karayolunun alt kısmında kalan Kaş şehir merkezi yoldan geçenlere eşsiz bir manzara sunar.
Aracınızı yolun kenarına çekip kısa bir mola verdikten sonra, beyaz boyalı evleri, yat limanı, kaya mezarları, yamaç paraşütü yapanları ve biraz ileri baktığınızda, bir Yunan adası olan Meis’i görürsünüz. Denizin ortasında duran bu küçük ada, tarih boyanca sürekli birileri tarafından istila edilmiş. Neyse biz Kaş’a dönelim. Likya’nın önemli kentlerinden olan Kaş, ilçeyi çevreleyen antik döneme ait kentler ve tarihsel değerlerle doyumsuz bir kültür ve turizm merkezidir.
Meisliler Kaş pazarında
Dünyanın en önemli dalış merkezlerinden birisi olması, nehirlerde yapılan heyecanlı kano turları, doğa yürüyüşleri, derin ve karanlık mağaralara teknik donanımlı mağara dalışları, yüksek dağlardan yapılan yamaç paraşütü ve Akdeniz’in vazgeçilmezleri arasında yer alan mavi yolculuk ve tekne turları ile önemli bir turizm merkezi. Kaş limanı çevresinde bulunan enfes balık lokantaları, yüzlerce yılın mirası, el sanatlarının çeşit ve güzelliğini Kaş’ın, dar sokaklarındaki otantik dükkanlarda bulabilirsiniz.
Kaş’a yapacağınız ziyareti Cuma gününe getirirseniz, Kaş’ın burnunun dibinde bulunan Yunan adası Meislilerin teknelerle Kaş Pazarına alışveriş yapmaya geldiklerini tanık olursunuz. Cuma günleri kurulan Kaş pazarında Türkçe ve Rumca konuşmalara tanık olursunuz. Akdeniz’de komşu olan iki ilçe halkının yıllardır aynı pazarı paylaşmaları nedeniyle Kaşlılar Rumca’yı Meisliler de Türkçe’yi öğrenmişler. Meis halkı her türlü ihtiyacını Kaş pazarından ve esnafından yapıyor.
Kaş’a 7 kilometre
Kaş ve Meis adası arasında oluşturulan köprünün çok eski bir geçmişi var. Bir zamanlar adada yaşayan Meisliler, Kaş ve çevresinden aldıkları topraklarda çiftçilik yaparak elde ettikleri ürünleri, hem kendi ihtiyaçlarında kullanıp, hem de ticaretini yaparlarmış. Meis her türlü ihtiyacını yıllardır Kaş pazarından ve esnafından yapması nedeniyle oluşan dostluklar öyle bir boyut almış ki, ‘Komşu yaz deftere haftaya öderim’ denilmeye başlanmış. Meis’den Kaş’a gelmek için fazla bir sorun yok, ama Kaş’tan Meis’e gitmek için pasaport ve vize almanız gerekiyor.
Bende gerekli izinleri aldıktan sonra daha gün doğmadan yataklarımızdan kalkıp Kaş limanında denize açılacağımız tekneye biniyoruz. Sabahın ölüm sessizliğini teknenin gürültülü motor sesi bozuyor. Çarşaf gibi duran Akdeniz’in maviliklerini, bir makas gibi ikiye biçen teknenin ön kısmının oluşturduğu dalga sesleri eşliğinde, Kaş limanı arkamızda kalıyor. 7 kilometrelik mesafe 45 dakika sürüyor. Türk kara sularından çıkıp Yunan karasularına girerken teknenin kaptanı Ahmet Güngör, teknenin bayrak direğine Yunan bayrağı asıyor.
Belediye Başkanı karşılıyor
Adaya yaklaştıkça, liman, evler daha da belirginleşmeye başlıyor. Adanın ön tarafından bulunan yüksek bir tepede bulunan kale ve onun önünde bulunan cami ilk göze çarpanlar arasında. Meis limanına girdiğimizde adada yaşayan az sayıda insan ve Belediye Başkanı Pavlos Paniğiris tarafından karşılanıyoruz. Belediye Başkanı Panigiris ile daha önce Kaş’ta tanıştığımızdan bir süre sohbet edip bir birimize sarılıyoruz. 3 gün önce tanıştığım başkanla sanki 40 yıllık ahbaplığın arkasından yıllarca görüşülmemiş gibi hasret gideriyoruz. Evlerle liman arasındaki birkaç metre genişliğindeki dar geçitten Meis meydanına doğru ilerlemeye başladık.
Meis adası, Kaş’tan bakıldığında koca bir kaya parçası gibi görünüyor. Bir çanak görünümündeki kayalık kısmın ön tarafında bulunan alan, liman haline getirilmiş. Meis limanı etrafında oluşturulan evler sayesinde küçük bir liman kasabası görünümünde. Adanın neredeyse tamamı kayalık, ancak bazı bölgelerde ağaçlandırma çalışmaları başlanmış. Adanın üst kısmında düzlükte küçük bir havalimanı yapılmış. Uçakla gelecek olanları şehir merkezine taşımak için bir taksi, malzeme taşımak için eski bir kamyonet, bir minibüs, liman kafeleri ve lokantaları ile şirin bir tatil yöresi görünümünde.
Zeki Müren sürprizi
Eski evleri restore ederek kullanan Meisliler sıcak ve cana yakın insanlar. Teknemiz kıyaya yanaşırken evlerin birinden yükselen Zeki Müren şarkıları, tam anlamıyla beni kendimden geçirmişti. Adaya ayak bastıktan sonra ilk ziyaretimi bu hoş sürpriz yapan kişiyi bulmak oldu. 65 yaşındaki Rum balıkçı Matsos Manolis, tüm sevimliliği ile bir yandan Zeki Müren şarkıları dinliyor, bir yandan ise yaşlı balıkçı, balık ağlarını onarırken çeviri yapacak birini arıyorum. Ama Rum balıkçının sürprizi sadece Zeki Mürün şarkıları çalmakla kalmıyor ve şaşkınlığım bir kat daha attırıyor. Çünkü Manollis, ‘Hoş geldiniz nasılsınız’ diye beni Türkçe karşılıyor.
Yunanistan’ın en küçük adalarından birisi olan Meis’te yaşayan insan sayısı sadece 500 kadar. Onların da büyük çoğunluğu yaşlı. Gençler yok denecek kadar az. Ada sakinleri balıkçılık ve süngercilikle geçimini sağlıyor. Bir de tabi ki turizm. Yaz aylarında haftada 3 yolcu gemisinin ziyaret ettiği Meis’e kış aylarında ise sadece 1 yolcu gemisi geliyor. Liman çevresine dizilmiş küçük kahveler, lokantalar, bar ve küçük bir market bulunuyor. Limanın girişindeki eski bir caminin varlığından bahsetmiştik. Ancak ilçenin meydanında yer alan büyük bir kilise ve saat kulesi adanın en görkemli yapılarından birisi olarak dikkat çekiyor.
Kaş olmasa aç kalırız
Dar ara sokakların arasında girdiğimizde otel ve pansiyonlar dikkatimizi çekiyor. Ada günlük ihtiyaçlarının büyük bir çoğunluğunu Kaş’tan temin ederken, en büyük ihtiyaç olan içme suyu ise gemilerle Rodos adasından getiriliyor. Meislilerin yaşadıkları evlerin birçoğunda Osmanlı izlerine rastlamak mümkün. Bizi Zeki Müren şarkıları ile karşılayan Rum balıkçı Matsos Manolis, adanın en eski yaşayanlarından birisi. Hayatını balıkçılık ve sünger avıyla geçirdiğini söyleyen Manolis, “ben Türkleri çok seviyorum. Hepsi benim arkadaşım, dostum” diyor. Sevimli balıkçı, her hafta Kaş pazarına gittiğini ise özellikle belirtiyor. “Gitmeyip de ne yapacağız. Adada bir şey yetişmiyor ki. Yetiştirecek olsak su yok, içecek suyu zor buluyoruz, Kaşlı dostlarımızın pazarına gidip ihtiyaçlarımızı oradan temin ediyoruz. Üstelik sadece Pazar ihtiyaçlarına değil. Beyaz eşyadan inşaat malzemesine kadar her şeyi oradan getiriyoruz” diyor.
Rum balıkçının komşusu olan kafe işletmecisi Mapia Tinwabtatıkov, iş yerinin önüne attığı sandalyesine kurulmuş gelip geçenleri süzerek, Rumcu hoş geldiniz diyerek karşılıyor. Limanda demirleyen teknelerin hemen yanı başında bulunan iş yerine müşteri çekmeye çalıştığı belli. Ama zamanımı Mapia Tinwabtatıkov’ın kafesinde oturarak geçirmek yerine adayı keşfetmeye ayırmayı daha uygun bulduğum için selam verip devam ediyorum. Çoğunluğu taş ve eski evlerden oluşan Meis evleri tipik Akdeniz evleri özelliğini taşıyor.
En önemli geçim kaynakları turizm, balık ve süngercilik olan Meis’te yüzlerce yıl önce adaya göç eden Türkler tarafından, zeytin, incir gibi bazı bitkilerden elde edilen ürünleri de diğer Yunan adalarına sattıkları için kemer escort önemli miktarda gelir elde ediyorlar.
Bir zamanların zengin adası olan Meis’te nüfus 10 binleri bulurken Müslüman sayısı ise bin kişiyi buluyordu. Osmanlı döneminde artan Müslüman Türkler, Kaş’tan götürdükleri koyunlar sayesinde kısa zamanda, önemli bir gelir elde etmesini bildiler. Ama yaşanan korsan baskınlarından bıkan ada halkı çareyi Kaş ve pendik escort Anadolu’ya göçmekte bulmuşlar.
Gezinin devamı gelecek sayımızda yenimahalle escort bulabilirsiniz.