18 yaşındaki Eskişehirli genç şair Fatma İrem Öngel “Meri” ismini verdiği ilk şiir kitabını çıkardı.
Fatma İrem Öngel’in kitap serüveni öğretmenlerinin teşvik etmesiyle katıldığı şiir yarışmasında birinci olması ile başladı.
Çalışmalarını ve araştırmalrını sürdüren Öngel 1,5 yıl süren çalışmalar sonrasında Meri isimli şiir kitabını okuyucuyla buluşturdu.
3 yıldır şiir yazdığını belirten Öngel, ailesinin ve öğretmenelirinin desteği ile bunu başarabildiğini söylüyor.
Fatma İrem Öngel kendi dünyasından şiir dizelerine dökülen sözleriyle sizi şiire, sanatın güzelliğine davet ediyor.
Fatma İrem Öngel kimdir?
1 Haziran 2000 tarihinde Eskişehir’de doğdum. Barbaros İlkokulu’nda, Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu’nda okudum. 5 yıldır TED tam eğitim burslu öğrencisiyim ve bu yıl TED Eskişehir Koleji Özel Anadolu Lisesi’nden mezun oldum. Lise yıllarımda çok sevgili Erkan Kantarcı aracılığıyla başladığım şiir yolcuğum esnasında Sonhaber Gazetesi’nde, Sinada Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi’nde, Edebiyatist dergisinde, Sin Edebiyat dergisinde, Mahur Beste Kültür Sanat Edebiyat Dergisi’nde, Koza Düşünce dergisinde, Yeni Dalga Fikir Sanat Edebiyat Sinema Dergisi’nde, Eskişehir Sanat dergisinde, Alesta Fanzin’de, Suskun Fanzin’de şiirlerim yayımlandı. ‘’Meri’’ içindeki şiirlerden bazıları da bunlara dahil fakat birçoğu daha önce hiçbir yerde paylaşmadıklarım.
İlk kez Erkan Kantarcı hocamın kitabında teşvik amaçlı öğrencilerinin şiirlerine ayırdığı ‘’ Genç Şairler Sokağı’’ bölümünde bir şiirimle yer aldım. Bir şiiri elinde görmenin verdiği haz ile böyle bir işe kalkıştım ve bu noktada da en büyük desteği Gülay Sadıkoğlu hocam verdi. Her adımında yanımda oldu ve nihayetinde bu dansta ilk adımları beraber attık, artık okuyucunun kollarında.
Şiir şudur budur diye beylik laflar edip kalıplara sığdırmaya pek sıcak bakmıyorum açıkçası, belki de henüz. Çünkü bu şiirin doğasına aykırı gibi geliyor bana biraz da. Fakat illa ki bir şeyler söyleyeceksek de benzetmelerden yararlanabiliriz. Örneğin önsözde değindiğim gibi Valèry’nin dans benzetmesi veya Gülten Akın’ın ‘’ Şiir, çığlıklardır. Kimi kez yalnızlığı seçeriz ya da yalnızlık bizi seçer, korumasız savunmasız. O zaman çığlıklar atarız ölmemek ya da delirmemek için. Sesimiz yankılanıyorsa, yalnızlıkla baş edecek gücü verir bize. Şiirler çığlıklardır.’’ deyişi katıldığım düşüncelerden. Bunların yanında birçok örnek mevcut fakat şiirin tanımı iddiasında bulunmak için en başta şair olmak gerekiyor diye düşünüyorum ve henüz kendi adıma elbette çok erken.